NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
35 - (2407) حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
حاتم (يعني
ابن إسماعيل)
عن يزيد بن
أبي عبيد، عن
سلمة بن الأكوع،
قال:
كان
علي قد تخلف
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم في خيبر.
وكان رمدا.
فقال: أنا
أتخلف عن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم!
فخرج علي فلحق
بالنبي صلى
الله عليه
وسلم. فلما
كان مساء
الليلة التي
فتحها الله في
صباحها. قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "لأعطين
الراية، أو
ليأخذن
بالراية،
غدا، رجل يحبه
الله ورسوله،
أو قال يحب
الله ورسوله،
يفتح الله عليه"
فإذا نحن
بعلي، وما
نرجوه.
فقالوا: هذا
علي. فأعطاه
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم الراية.
ففتح الله
عليه.
{35}
Bize Kuteybe b. Said
rivayet etti. (Dediki): Bize Hatim (yâni İbni İsmail),.Yezid b. Ebi Ubeyd'den,
o da Seleme b. Ekva'dan naklen rivayet etti. Şöyle demiş:
Hayber'de Ali, Nebi
(Salkıllahu Aleyhi ve Sellem)'den geri kalmıştı. Gözleri ağırıyordu. Ben
Resûlullah (Salkıllahu Aleyhi ve Sellem)'den geri mi kalacağım, dedi. Ve Ali
hemen yola çıkarak Nebi (Salkıllahu Aleyhi ve Sellem)'e yetişti. Sabahında
Allah'ın fethi müyesser kıldığı gecenin akşamı olunca Resûlullah (Salkıllahu
Aleyhi ve Sellem):
«Bu sancağı mutlaka
vereceğim yahut bu sancağı yarın mutlaka Allah'ın ve Resulünün sevdiği bir adam
alacaktır. Veya Allah'ı ve Resulünü seven bir adam alacaktır. Allah ona fethi
müyesser kılacaktır.» buyurdu
Bir de ne görelim, bu
zât Ali imiş. Halbuki biz onu ummuyorduk. Ashab, İşte Ali! dediler. Resûlullah
(Sailallahu Aleyhi ve Sellem) de sancağı ona verdi. Ve Allah fethi ona müyesser
kıldı.
İzah:
Bu hadisi Buhâri
«Cihâd» bahsinde tahric etmiştir.
Hayber gazası hicretin
yedinci senesinde vuku bulmuştur. İbni ishâk'ın Hz. Amr b. Ekvâ'dan rivayet
ettiği bir hadise göre Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Hz. Ebû Bekr'i
Hayber kal'alarından birine göndermiş: Ebû Bekir (Radiyallahu anh) yahudileri
hayli sıkıştırmış ise de kal'a fethedilemeden dönmüş. Ertesi gün Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Hz. Ömer'i göndermiş, yahudilerle o da
harbetmiş, fakat kal'a yine alınamamış. Nihayet Resûlullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem):
«Yarın bu sancağı
Allah'ın ve Resulünün sevdiği bir adama vereceğim... ilâh» buyurarak sancağı
Hz. Ali'ye vermiş ve fetih onun eliyle müyesser olmuştur. ibni İshâk'ın
beyânına göre Hayber'in ilk fethedilen kal'ası Nâim'dir. Mahmud b. Seleme orada
şehid edilmiş, kal'adan üzerine bir değirmen taşı atılmıştır.
Hz. Ömer'in kumandan
olmayı ancak o gün diledim, demesi bu kumandanlık Allah'ın ve Resulünün
muhabbetlerine delâlet ettiği ve kal'a o kumandanın eliyle fethedileceği
içindir.
Nevevi'ye göre: Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Hz. Ali'ye :
«Bakınma...» emrini vermesinin
iki veçhe ihtimâli vardır. Birinci veçhe göre bu sözden zahiri mânâsı
kastedilmiştir. Yâni sağa sola bakınmadan dosdoğru git, demektir. İkinci
ihtimale göre bu sözden murad harbe atılmak ve koşmaktır. Hz. Ali onu birinci
mânâya hamletmiş; icab ettiği halde gözüyle bakınmamıştır. Bazılarına göre
ihtimal buradaki emirden murad : «Düşmanınla karşılaştıktan sonra kal'ayı
fethedineeye kadar oradan ayrılma» demektir.
Kızıl renkli develer
Arablann en kıymetli malları idi. Bir şeyin nefasetini bildirmek için bunları
misal gösterirlerdi. Yerinde de görüldüğü gibi âhiret umurunu dünya işlerine
benzetmek sadece zihinlere mânâyı yerleştirmek içindir. Yoksa baki olan âhiret
nimetlerinin zerresi dünyalardan daha hayırlıdır.